Türkiye’de 2006-2020 Döneminde Kamu Borçlanması ve Enflasyon İlişkisinin Ampirik Analizi
Özet
Günümüzde devletler sadece bütçe açıklarından dolayı ortaya çıkan finansman ihtiyacını karşıla-mak için mali amaçla borçlanmamakta, bazı dönemlerde ekonomi politikalarına yön vermek için para politikasının yanında maliye politikası aracı olarak borçlanma politikasına başvurabilmek-tedirler. Borçlanma politikası, ekonomik istikrarın sağlanmasında kullanılan araçlardan biridir. Günümüzde kamu kesiminin olağan finansman kaynakları arasına girmiş olan ve bir finansman aracı olarak sıklıkla kullanılan borçlanma, ekonomi üzerinde fiyatlar genel seviyesi, gelir dağılı-mı, ekonomik büyüme ve kalkınma, dış ödemeler dengesi ve finansal piyasalar üzerinde etkili bir araç haline gelmiştir (Tosunoğlu, 2012: 51). Kamu borçlanmasının maliye politikası amaçlarına daha uygun olduğu dönemlerde vergi yerine tercih edilerek kullanılması gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından farklı etkileri dikkate alınarak değerlendirilmektedir. Gelişmiş ülkelerde, eksik istihdam koşullarında vergilerin toplam talebi artırıcı etkileri sınırlı olduğundan kişisel ta-sarruflara dayalı kamu borçlanmasının toplam talep üzerinde canlandırıcı etkisi olması beklenir. Tam istihdam koşullarında ise, para arzını genişletici ve atıl tasarrufları harekete geçiren bir ka-mu borçlanma politikası talep fazlası oluşturacağından enflasyona sebep olacaktır (Yaşa, 1978: 11-12). Azgelişmiş ülkelerde tasarruf düzeyinin düşük olması, para ve kredi sistemlerinin etkin iş-lememesinden dolayı enflasyonist etki oluşturmayan kamu iç borçlanmasının yürütülmesi zordur. Azgelişmiş ülkelerde sermaye birikimini sağlamaya yönelik politikalar ön planda olduğundan kal-kınma hedefleri bakımından dış borç dışında vergi politikaları iç borçlanmaya göre daha uygun bir maliye politikası aracı olarak kabul edilmektedir.