Gelişmiş Arama

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.authorKurt, İsmail
dc.date.accessioned2024-05-27T10:35:52Z
dc.date.available2024-05-27T10:35:52Z
dc.date.issued2023en_US
dc.identifier.issn2146-4901 / 2667-6575
dc.identifier.urihttps://doi.org/10.35415/sirnakifd.1349931
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.12462/14734
dc.description.abstractBu çalışmada Medine dönemi cihad-tebliğ ilişkisi Kur’ân merkezli olarak ele alınmaktadır. Çalışmamızın amacı Medine dönemindeki Allah yolunda cihad ile İslam’a davet arasındaki ilişkiyi olgu-nas diyalektiği çerçevesinde Medenî sureler ve kısmen de siyer üzerinden kronolojik olarak ortaya koymaktır. Yapılan çalışmalarda siyer merkezli olarak özellikle Medine dönemindeki askeri cihada değinilirken Medine dönemi cihad-tebliğ ilişkisi Kur’ân merkezli olarak ele alınmamıştır. Bu çalışmanın ana iskeletinin Kur’ân üzerinden kurulması ve cihad-tebliğ ilişkisinin eşit şekilde birlikte irdelenmesi bu araştırmayı diğer çalışmalardan ayırmaktadır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman, literatür tarama ve analizi yöntemi kullanılmıştır. Yine çalışmada sure kronoloji konusunda genel olarak Câbirî’nin (1936-2010) Fehmü’l-Kur’ân’da takip ettiği sıralamaya uyulmuş, Medenî surelerdeki ayetler ele alınırken Mukâtil (öl. 150/767), Taberî (öl. 310/923), İbn Hişâm (öl. 218/833), Buhârî (öl. 256/870), Derveze (1888-1984) gibi klasik ve modern dönem müelliflerinin verdiği siret bilgisinden de istifade edilmiştir. Çalışmada ulaştığımız en genel bulgu ve sonuçlar ise şunlardır: Medine’ye hicretle birlikte değişen olgu Medine’de vahyin üslûbunun değişmesine ve cihad-tebliğ yönteminin farklılaşmasına yol açmıştır. Olgu ve nas değişmekle birlikte Allah yolunda cihadın ve İslam’a davetin nasıl yapılacağını ise her zaman Kur’ân belirlemiştir. Mekke’de sabır ve hicret şeklinde yapılan cihad ve tebliğ, olgunun değişmesiyle birlikte Medine’de daha çok infak ve savaş şeklinde yapılmıştır. Yine İslam’a davet bağlamında Medine’de Hz. Peygamber’e hiçbir zaman “sabret” denilmemiş, “sabredin” hitabı Müslümanlara yöneltilmiştir. Genel olarak Medine dönemi cihad-tebliğ ilişkisini Hudeybiye Barışı öncesi ve sonrası şeklinde iki farklı döneme ayırabiliriz. Medine’ye hicretle birlikte İslam davetinin muhatabına Yahudiler, münafıklar, Medine’ye gelen heyetler, Kureyş dışındaki müşrik Araplar dahil olsa da Mekke müşrikleri her zaman cihadın ve tebliğin esas muhatabı olmuştur. Kureyş’in Mekke’de başlayan İslam davetini engelleme girişimi Medine döneminde yapılan üç büyük cihad/savaş ile durdurulmuş, Hudeybiye Anlaşması ile İslam davetinin önü açılmış, Mekke Fethi ile de İslam’ın önündeki en büyük engel tamamen ortadan kaldırılmıştır. Hicretle birlikte Medine’deki eski statülerini kaybeden Medine Yahudilerinin İslam davetine düşmanlık etmesi Müslümanların onlara karşı da cihad etmesine yol açmıştır. Medine döneminde savaş ve seriyyelerin yanı sıra evlilikler yoluyla da İslam davetinin önündeki engeller kaldırılmaya çalışılmıştır. Vahyin apaçık bir fetih dediği Hudeybiye Barışı İslam’ın tebliğinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Hudeybiye Barışı İslam’ın tebliğinin emniyet ve güven içinde yapılmasının, Bizans, Sasani gibi büyük devletlere davet mektuplarının gönderilmesinin yolunu açmış ve özellikle Kureyş’ten korkan Hicazdaki müşrik Arapların İslam’a katılmasını hızlandırmıştır. İslam’a davet yolunda ne Kur’ân ne de Hz. Peygamber için savaş hiçbir zaman ana hedef olmamıştır. Asıl gaye her zaman insanların gönüllerinin İslam’a kazandırılması olmuştur. Bu nedenle Kur’ân, azılı düşman Kureyş barışa yanaşırsa Müslümanların da barışa yanaşmasını salık vermiştir. Aynı şekilde Hz. Peygamber de bir müminin eliyle tek bir insanın Müslüman olmasının, kişinin alacağı en değerli ganimetten daha hayırlı olduğunu vurgulamıştır. Sonuç olarak Mekke’de “Ey Peygamber! kalk ve insanları uyar” şeklindeki ilk vahiylerle başlayan İslam’a davet ve cihad, Medine döneminin sonundaki Veda Haccı’nda Hz. Peygamber’in “Allah’ım! tebliğ ettim mi?” hitabına kadar vahyin belirlemesi doğrultusunda devam etmiştir.en_US
dc.description.abstractIn this study, the relationship of jihād and dawah in the Medinan Period is discussed based on the Qurʾān. The aim of the study is to chronologically reveal the relationship between jihād in the way of Allah and the dawah to Islam in the Medinan Period within the framework of the phenomenon-text dialectic based on Medinan suras and partly the sīrah. In the studies carried out, especially the military jihād in the Medinan Period was mentioned as sīrah-centered, the jihād-dawah relationship in the Medinan Period was not discussed based on the Qurʾān. Establishing the main framework of the study through the Qurʾān and examining equally the jihād-dawah relationship distinguish this research from other studies. During the study, document analysis, literature review and analysis method, some of the qualitative research methods, were used. Again, in the study, the order that Jâbirī (1936-2010) followed in Fahm alQurʾān was followed in general in terms of surah chronology. While dealing with the verses in Medinan suras, the knowledge of sīrah given by classical and modern authors such as Mukātil (d. 150/767), Tabarī (d. 310/923), Ibn Hisham (d. 218/833), Bukhārī (d. 256/870) and Darwaza (1888- 1984) has also been utilized. The most general findings and conclusions reached in this study are as follows: The phenomenon that changed with the migration to Medina led to a change in revelation and the differentiation of the jihād-dawah method in Medina. Although the phenomenon and text change the Qurʾān has always determined how to make jihād in the way of Allah and the dawah to Islam. Jihād and dawah, which were made in the form of patience and migration in Mecca, mostly were made in the form of spending and war in Medina with the change of the phenomenon. In general, the jihād-dawah relationship in the Medinan Period can be divided into two different periods, before and after the Hudaybiya Peace. Even though Jews, hypocrites, delegations coming to Medina, and polytheist Arabs other than Quraysh were included in the call of Islam with the emigration to Medina, the Meccan polytheists have always been the main addressees of jihād and dawah. The attempt of the Quraysh to prevent the dawah to Islam, which started in Mecca, was stopped with three great jihāds/wars in the Medinan Period, with the Treaty of Hudaybiyah, the way for the dawah to Islam was opened, and with the Conquest of Mecca, the biggest obstacle to Islam was completely removed. The enmity of the Jews of Medina, who lost their former status in Medina with the Hijra, to the call of Islam, led Muslims to jihād against them as well. In the Medinan Period, the obstacles to the dawah of Islam were tried to be removed through marriages as well as wars and expeditions. The Peace of Hudaybiyyah, which the revelation called a clear conquest, was an important turning point in the dawah of Islam. The Hudaybiyah Peace paved the way for the safe and secure transmission of Islam and for sending dawah letters to great giants such as Byzantium and Sassanid, and especially the polytheist Arabs in the Hijaz, who were afraid of the Quraysh, accelerated the conversion to Islam. War has never been the main target for neither the Qurʾān nor the Prophet in the way of dawah to Islam. The main goal has always been to win people's hearts to Islam. For this reason, the Qurʾān has recommended that if the greatest enemy, the Quraysh, approach peace, Muslims should also approach peace. Likewise, the Prophet emphasized that the conversion of a single person to Islam at the hands of a believer is better than the most valuable booty he will receive. As a result, the dawah to Islam and jihād, which started with the first revelations in Mecca, "O Prophet, get up and warn the people", and continued in line with the determination of the revelation until the Prophet's address "O Allah, did I convey the message" in the Farewell Pilgrimage at the end of the Medinan Period.en_US
dc.language.isoturen_US
dc.publisherSirnak Univen_US
dc.relation.isversionof10.35415/sirnakifd.1349931en_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.subjectTefsiren_US
dc.subjectKur’ânen_US
dc.subjectCihaden_US
dc.subjectTebliğen_US
dc.subjectMedine Dönemien_US
dc.subjectTafsiren_US
dc.subjectthe Qurʾānen_US
dc.subjectJihāden_US
dc.subjectDawahen_US
dc.subjectMedinan Perioden_US
dc.titleKur’ân’a göre Medine Dönemi cihad tebliğ ilişkisien_US
dc.title.alternativeThe relationship of jihad and dawah Medinan period according to the Qur'anen_US
dc.typearticleen_US
dc.relation.journalSirnak University Journal of Divinity Facultyen_US
dc.contributor.departmentİlahiyat Fakültesien_US
dc.contributor.authorID0000-0001-6118-0349en_US
dc.identifier.volume2023en_US
dc.identifier.issue33en_US
dc.identifier.startpage151en_US
dc.identifier.endpage172en_US
dc.relation.publicationcategoryMakale - Uluslararası Hakemli Dergi - Kurum Öğretim Elemanıen_US


Bu öğenin dosyaları:

Thumbnail

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster