Kafka’nın “die Verwandlung” adlı öyküsünün ara dilden çeviri bağlamında değerlendirilmesi*
Özet
The indirect translation, also called secondary translation, which plays an important role in distant
intercultural transfer is the subject of this study. Within this framework, the indirect translation of Franz
Kafka's story "The Metamorphosis" by Mehmet Harmancı was compared in a descriptive approach with the
English translation made by Willa and Edwin Muir and the direct translation made by Kamuran Şipal. For
this purpose, first of all, it has been tried to reveal which Preliminary norms are effective in translations, in
other words, the norms and constraints that determine the translators translational behavior and the
translation strategies. The research focused on the effect of intermediary language as a bridge language,
errors in translation are neglected. Therefore, rather than focusing on the differences between the two Turkish
translations, the points where English translation affects the indirect translation have been taken into account.
In other words, it was examined how the translation decisions of English translators affect the indirect
translation. In addition, examples regarding the comparisons between the two Turkish translations are
included. These examples show how important the creativity and expertise of the translator is in the
translation process, regardless of the source text addressed. The data obtained as a result of translation
comparisons were tried to be interpreted through a pluralist approach by using various translation theories.
In the analysis of the story were especially benefited from The "Descriptive Translation Studies" method
developed by Gideon Toury and from the views of Eugene Albert Nida on the concept of "equivalent effect".
While the "additions" section includes expressions that are not in the original text but added to the target text,
in the section "subtractions", expressions that are present in the original text but not translated in the target
text are shown. Examples of additions and subtractions were encountered in both indirect translation and
direct translation, showing that this situation is not specific to indirect translation and can be encountered in
all types of translation. Bu çalışmada birbirine uzak kültürler arası aktarımda önemli role sahip “Ara Dilden Çeviri” olgusu konu
edilmiş ve uygulamalı örnek düzleminde betimleyici bir yaklaşımla ara dilden çevirinin etkisi tartışmaya
açılmıştır. Bu bağlamda Kafka’nın “die Verwandlung” adlı öyküsünün Mehmet Harmancı tarafından aracı
bir dil üzerinden gerçekleştirildiği belirlenen Türkçe çevirisi, Willa ve Edwin Muir çifti tarafından yapılan,
kaynak metin görevi gören İngilizce çevirisi ve Kamuran Şipal tarafından yapılan doğrudan çeviri betimsel
çeviri araştırmaları ışığında karşılaştırılarak incelenmiştir. Bu amaçla öncelikle çeviri süreci öncesi normların
neler olduğu, bir başka ifadeyle ilgili çevirmenlerin çeviri anlayışlarını belirleyen norm ve kısıtlamalar, çeviri
öncesi yapılan çalışmalar, çeviri stratejileri ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Araştırmada çevirilerdeki hataları
bulmak gibi bir niyet güdülmemiş, aracı dilin köprü dil olarak etkisi üzerine yoğunlaşılmıştır. Bu nedenle her
iki Türkçe çeviri arasındaki farklara odaklanmaktan ziyade, çoğunlukla İngilizce çevirinin, -araştırmadaki
aracı metin- ara dil çevirisini etkilediği noktalar dikkate alınmıştır. Bir başka ifadeyle ilgili öyküyü
Almancadan İngilizceye çeviren Willa ve Edwin Muir çiftinin çeviri kararlarının ara dil çevirisini nasıl
etkilediği sorgulanmıştır. Bunun yanı sıra her iki Türkçe çevirinin karşılaştırıldığı örneklere de yer
verilmiştir. Bu örnekler ele alınan kaynak metinden bağımsız olarak çeviri sürecinde çevirmenin
yaratıcılığının ve uzmanlığının ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Çeviri karşılaştırmaları sonucunda
elde edilen veriler çeşitli çeviri kuramlarından faydalanılarak çoğulcu bir yaklaşımla yorumlanmaya
çalışılmıştır. Eser analizlerinde özellikle Gideon Toury tarafından geliştirilen “Betimleyici Çeviri
Araştırmaları” yönteminden ve Eugene Albert Nida’nın “eşdeğer etki” kavramına dair görüşlerinden
faydalanılmıştır. “Eklemeler” adlı bölümde bir taraftan kaynak dilde olmayan, fakat aracı dil çevirmeni
tarafından fazladan eklendiği için otomatik olarak ara dil çevirisine yansıyan ifadelere örnek sunulurken,
diğer taraftan doğrudan çeviride de benzer örneklere rastlanılabilceği gösterilmiştir. Aynı şekilde
“Çıkarmalar” adlı bölümde kaynak dilde mevcut olan, fakat aracı dil çevirmenin atladığı ifadelerin ara dil
çevirmeni nasıl doğrudan etkilediği gösterilirken, bu durumun ara dil çevirisine özgü olmadığı da tespit
edilmiştir.