Latife Tekin'in Ormanda Ölüm Yokmuş romanının arketipler açısından incelenmesi
Abstract
C. G. Jung’un ortaya attığı ve kolektif bilinçdışına ait olduğunu belirttiği arketipler, tüm insanlığın zihninde, rüyasında, edebi eserlerinde, kültürlerinde vb. devam edegelen ortak sembollerdir. Jung, kolektif bilinçdışında belirgin olan bazı arketiplerden bahseder. Bunlar gölge, anima, animus, ben, yaşlı bilge adam, anne, çocuk ve hayvan arketipleridir. J. Campbell buna kahraman arketipini (monomit) de ekler. Campbell’in monomit adını verdiği kahraman arketipi aşama arketipi olarak da adlandırılır. Monomit; yola çıkış, erginlenme ve dönüş adı verilen üç aşamalı bir serüven yaşadıktan sonra başladığı yere geri döner. Elbette bu yolculuğun sonunda, döndüğünde, aynı kişi olarak kalması beklenemez. Bu çalışmada Latife Tekin’in Ormanda Ölüm Yokmuş romanı Jung’un ve Campbell’in önemle üzerinde durdukları bu arketipler açısından değerlendirilmiştir. Buna göre başkahraman olan Emin, modern bir monomittir; aşk acısından ve dolayısıyla ölümden kaçmak için yola çıkar. Ormanda kendisinin genç haliyle karşılaştıktan sonra erginlenir, ormandan kente dönüşüyle birlikte evde biriktirdiği tüm yaprakları ve taşları bir sandığa kaldırarak dönüşünü tamamlar. Romanda orman anne arketipidir, arkadaşı Yasemin seven anne ve eski eşi Gölge ise korkutucu anne arketipidir. Emin’in köpeği Yaşar gölge arketipidir ve kendisinden daha yaşlı olan arkadaşı Yurt ise yaşlı bilge arketipidir. Emin’in sevdiği kadın Zümrüt ve eski eşi Gölge, anima arketipidirler. Emin’in ormanda karşılaştığı ve aslında kendisinin genç hali olan adam, ben arketipidir. Romanda ayrıca ağaç arketiplerine, üç sayısı arketipine, güneş ve ışık arketiplerine, yeniden doğuş arketipine ve hayvan arketiplerine de yer verilmiştir. Romanın tüm bu açılardan bakıldığında sembolik bir dili olduğu görülür. Tekin’in bu kolektif sembolleri, rüya ve gerçek arasındaki gelgitli ruh haline uygun bir dille vermesi romanın klişe kurgudan uzaklaşmasına ve kendine has bir yapıya sahip olmasına neden olmuştur diyebiliriz. Archetypes, which C. G. Jung put forward and stated to belong to the collective unconscious, are common symbols that continue to be in the minds, dreams, literary works, cultures and so on of all humanity. Jung mentions some archetypes that are evident in the collective unconscious. These are the shadow, anima, animus, self, wise old man, mother, child and animal archetypes. J. Campbell adds the hero archetype (monommyth) to this. The hero archetype, which Campbell calls the monomyth, is also called the stage archetype. Monomyth returns to where they started after experiencing a three-stage adventure called departure, initiation and return. Of course, at the end of this journey, when they return, they cannot be expected to remain the same person. In this study, Latife Tekin's novel, Ormanda Ölüm Yokmuş, is evaluated in terms of these archetypes, which Jung and Campbell emphasize. Accordingly, Emin, the protagonist, is a modern monomyth; He sets out to escape the pain of love and therefore death. After meeting his young self in the forest, he matures, and upon his return from the forest to the city, he completes his return by removing all the leaves and stones he has collected at home in a chest. In the novel, the forest is the mother archetype, her friend Yasemin is the loving mother archetype, and her ex-wife, Gölge, is the scary mother archetype. Emin’s dog Yaşar is the shadow archetype, and his older friend Yurt is the old wise archetype. Emin's beloved woman Zümrüt and ex-wife, Gölge are anima archetypes. The man Emin meets in the forest, who is actually the younger version of himself, is the archetype of the self. The novel also includes tree archetypes, the number three archetype, sun and light archetypes, rebirth archetype and animal archetypes. From all these perspectives, it is seen that the novel has a symbolic language. We can say that Tekin’s use of these collective symbols in a language suitable for the ebb and flow between dream and reality caused the novel to move away from cliché fiction and to have a unique structure.
Volume
16Issue
41URI
https://doi.org/10.12981/mahder.1232427https://search.trdizin.gov.tr/yayin/detay/1193392
https://hdl.handle.net/20.500.12462/13970