Sosyolojik perdeden kadın olmak ile göçün bağını sorgulamak
Abstract
Ülkeler, gelişme yazını açısından değerlendirildiğinde birbirlerinden farklılık göstermektedirler. Gelişmenin
mutlak anlamda görünürlük kazanabilmesi için ekonomik anlamda iyileşme halinin tek başına yeterli olmayacağı
kabul edilmektedir. Önemli olan toplumsal ve hukuksal boyutta gelişmenin yaşanmasına dairdir. Bu nedenle
gelirin nasıl dağıtıldığı, sınıfsal alanın inşa edilme göstergeleri, insan haklarının içerimleri, hukuksal yapı ve
uygulamalarla sorgulanmalıdır. Bu sorgulamalar ister istemez kentlerin konumlarını da tartışılmayı elzem hale
getirmektedir. Bu çalışma göçün pür tarihsel bir fotoğrafını çizmekten öte toplumsal cinsiyet ile ilişkisini
sosyolojik düzlemde irdelemeyi amaçlamaktadır. Bu amacı gerçekleştirmek için Türkiye’nin göç serüvenine yer
verilecektir. Ardından 1940’larla birlikte ülkemizde görülmeye başlayan göç devingenliği toplumsal cinsiyet
eşitliği temelli perspektifle açımlanmaya çalışılacaktır. When countries are evaluated in terms of development literature, they differ from each other. It should be known
that economic recovery alone will not be sufficient for the development to gain visibility in absolute terms. The
important thing is to experience social and legal development. For this reason, how the income is distributed, the
indicators of the construction of the class area, the implications of human rights, legal structure and practices
should be questioned. These inquiries inevitably make it essential to discuss the positions of the cities. This study,
beyond drawing a purely historical picture of migration, aims to examine its relationship with gender at the
sociological level. In order to realize this aim, Turkey's migration adventure will be included. Then, the mobility
of migration, which started to be seen in our country with the 1940s, will be tried to be explained with a perspective
based on gender equality.