A spatial interpretation of David Greig's Europe

Abstract

Günümüz İskoçyalı oyun yazarı David Greig Çağdaş İngiliz tiyatrosuna önemli katkılar sağlamaya devam etmektedir. Birçok eserinde yerellik ve küresellik konularına dikkat çeken Greig, günümüzün politik, kültürel ve estetik sorunlarını mekan ile ilişkilendirerek ele alır. Greig tiyatronun, yer, yersizlik, parçalanma ve bozulma gibi sosyal problemleri aktarmak için en uygun araç olduğuna inanır. Bu çalışmanın amacı Greig'in 1996 yılında yazdığı Europe adlı tiyatro eserinde mekansal kompozisyonu incelemek ve eserden hareketle yazarın dikkat çekmek istediği insan doğasının mekan ve memleket fikrine bağlılık derecesini ortaya çıkarmaktır. Eserin kültürel, siyasi ve tarihi referansları izleyicileri yada okuyucuları yakın Avrupa tarihine yönlendirmektedir. Eserde, 1989 sonrası Doğu ve Orta Avrupa ülkelerini etkileyen devrimler ve Balkan iç savaşları nedeni ile göçe ve kaçmaya zorlanmış insanların yersizlik (vatansızlık) üzerine yaşadıkları ve duyguları ortaya konacaktır. Bu çalışma postmodern ve poststructuralist bir edebi eleştiri olan 'geocriticism' yaklaşımından ve bu yaklaşımın bize sunduğu terminolojiden faydalanacaktır.

The Scottish playwright David Greig has made a significant contribution to British Drama in the twenty-first century. As a result of his fascination with the notions of locality and globalism, he has been exploring contemporary political, cultural and aesthetic concerns in his dramatic work in relation to place and space. Greig considers theatre an appropriate means to express such contemporary issues as place, placelessness, fragmentation and distortion in a milieu of postmodern chaos. The aim of this paper is to explore the spatial composition in Greig's Europe, a play in which the playwright differentiates between the place-bound nature of human subjectivity and the need for a detachment from place in the post-1989 period. At that time European geography was reshaped during the revolutions and the Balkan civil wars when the people were forced to migrate from their hometowns. This paper benefits from the terminology of geocriticism - a literary criticism which suggests an interdisciplinary approach to understanding literature in relation to space and place.